Perşembe, Mayıs 29

Büyümek(Kirlenmek-memek)

Bazen büyümenin ne derece kötü olduğunu düşünürdüm.Hatta bir zamanlar büyükmek adına okuduğum Cezmi Ersöz'ün klasik melankolik havasında şöyle diyordu;

"büyümek dedikleri aslında hep üşümektir... yaralısın… yaralıyım. çünkü yaşıyor olmak bazı kalpleri yaralar. bu hayatı böyle çırılçıplak görmek, hiç korunmadan ona öylece ve yıllarca maruz kalmak yaralar bazı insanları… büyümek derler adına, benliğini içeri daha içeri çekersin. saklarsın yaralı kalbini, gözyaşını içine akıtırsın. perde üstüne perde çekersin kimsesiz odanın penceresine. perde üstüne perde çekersin çocuksu düşlerine, aykırılığına, içinden konuşmalarına… büyümek derler adına, kuşlardan, mevsimlerden, deniz kıyılarında özgürlükten, düşlerden, sokaklardan bile korkuturlar insanı… sonra hayatın üstüne perde üstüne perde çekilir. bayağılık örter her şeyin üzerini. boğuntu, kasvet… kimse kimsenin gözlerinin içine bir daha korkusuzca bakamaz…büyümek dedikleri aslında o korkunç boşlukta hep üşümektir, hep üşümektir… "O zamanlar kötü zamanlarım olsa gerek.Cezmi Ersöz'ün anlattığı gibi büyüdükçe kirlenmiyorda değildim.Oysa bu olmamalıydı büyümek diyerek çıktığım yolda bıraktığım izler .Ve büyümek;artık dışarı çıkmak için yurttan izin almamaktı,müdür babaya hesap vermemek,yada istediğim zaman istediğim kadar dordurma yemek ve yahut terleyince su içiyor olmak. Ve yine büyümek;uzaklarin aslinda o kadarda uzak olmadiğinin anlasilmasi,ihtiyac duyuldugunda tum kotuluk ve pisliklere cesurcana karsi koymak, meleklerle dans etmek, savunmasizken tehlikelere karsi koruyan bir meleğin varolduğu, mutluluga inancımdan kaybetmemekti. .Yaşayamadığım Bazen büyümenin ne derece kötü olduğunu düşünürdüm.Hatta bir zamanlar büyükmek adına okuduğum bir Cezmi Ersözün klasik melankolik havasını sezinlemiştim.Şöyle diyordu;"büyümek dedikleri aslında hep üşümektir... yaralısın… yaralıyım. çünkü yaşıyor olmak bazı kalpleri yaralar. bu hayatı böyle çırılçıplak görmek, hiç korunmadan ona öylece ve yıllarca maruz kalmak yaralar bazı insanları… büyümek derler adına, benliğini içeri daha içeri çekersin. saklarsın yaralı kalbini, gözyaşını içine akıtırsın. perde üstüne perde çekersin kimsesiz odanın penceresine. perde üstüne perde çekersin çocuksu düşlerine, aykırılığına, içinden konuşmalarına… büyümek derler adına, kuşlardan, mevsimlerden, deniz kıyılarında özgürlükten, düşlerden, sokaklardan bile korkuturlar insanı… sonra hayatın üstüne perde üstüne perde çekilir. bayağılık örter her şeyin üzerini. boğuntu, kasvet… kimse kimsenin gözlerinin içine bir daha korkusuzca bakamaz…büyümek dedikleri aslında o korkunç boşlukta hep üşümektir, hep üşümektir… "
O zamanlar kötü zamanlarım olsa gerek.Cezmi Ersözün anlattığı gibi büyüdükçe kirlenmiyorda değildim.Oysa bu olmamalıydı büyümek diyerek çıktığım yolda bıraktığım izler .Ve büyümek;artık dışarı çıkmak için yurttan izin almamaktı,müdür babaya hesap vermemek,yada istediğim zaman istediğim kadar dordurma yemek ve yahut terleyince su içiyor olmak. Ve yine büyümek;uzaklarin aslinda o kadarda uzak olmadiğinin anlasilmasi,ihtiyac duyuldugunda tum kotuluk ve pisliklere cesurcana karsi koymak, kotuluklere engel olmak icin bir "iyilik" oldugunu ve o "iyiligi"-"ozunu" korumam gerektiğini, savunmasizken tehlikelere karsi koruyan bir meleğin varolduğu, mutluluga inancımdan kaybetmemekti. .Ve sonuç olarak çok şey kaybetmemiş halimleyim...Büyüdük ,büyüdüm..Ki büyümemiz gerekti.Yaşamamış çocuğumun ara sıra yaramaz ve şımarık edasıyla,"hey bende burdayım" diyen asi sesiyle büyüdümm işte...Şimdiyse "iyi ki de bu halimle büyümüşüm" diyorum... Sonuç olarak çok şey kaybetmemiş halimleyim...Büyüdük ,büyüdüm..Ki büyümemiz zorunluluktu. Velhasıl büyümek,kirlenmek-memek...

Hiç yorum yok: