Cumartesi, Eylül 20

Öteki günler...

Bir günün görünürdeki yüzeyselliği,kendine has derinliği ve bölünmüşlüğündeki anlaşılmaz karmaşasında başlangıcından bitimine kadar koruduğu belirsizliği.ama yinede bitmek bilmeyen anlaşılmaz deviniminin içinde başlayışlar ve bitişlere seyri.ve sonra ertesi gün tekrar doğduğunda aynı döngüsel devinim yanılsamayla öncekilerden tamamen farklı yaşamlara gebe olur.fakat yinede aynı noktalarda son bulur o.günler işte bu yüzden aynı yanılsamanın arkasında bir sürü farklı noktayı da saklı tutarlar ve iste günün birinde ,günlerden bir gün,içindeki o inanılmaz gücü bırakı verir ötekime...

Cuma, Eylül 5

Kendime ait bir sözüm olanadek...

Değerler tanımlanabilir mi?
Bir kayalıktayım,arkamda denizin şeffaf sınırsızlığı,önümde karaya vuran insan manzaraları..göz hapsine alınmış iki yabancı..tanımlamalar insanlarda..değerleri var,birbirlerine dair..yaşanmışlıklara göre biçimlenen çizilen resimleri var ve sonuç..dışavurum yaşıyorlar..değerler dışavurumlarla eş,dışavurumların vücut bulduğu kelimelerse tedirgin..anlamını bulacağı ya da yitireceği bir diğer insanoğluna sunulmak var işin ucunda..bu noktada,gösterişli tabiat dediğim bu insan manzarasına bir karşı çıkışla,değerlerimi ve onların vücut bulduğu kelimeleri bu tabiata bir daha asla bulaştırmama sözüyle yüzümü o sonsuz sınıra döndüm..değerlerim yorgundu,hayatı ve insanları anlamakta güçlük çekiyordu,kimselere vermemeyim istiyorlardı...

Oysa mantığım varmakla meşguldu hep.Yada varmak adınaydı bütün yaşanılmışlıklarım.

Kaçmaksa, hem gitmek hemde varmakla var olamazdı...Olmamalıydı.Bun

a inanmıştım,inanmalıydım demiyor...Bana dairimde,geleceğimde gülümsediğim halimleydi...

Salı, Eylül 2

Çölü Anlamak Lazım!

Bir günü, bir hayali, çoğunlukla geleceği, gelecekteki varlığı, bugünkü yoksunluğu
beklerken erteler geleceği, gelecekten çıkıp geleni. En fena çelişki bu erteleyiş.En zoru da beklemek bu gel-git arasında. Fazlada değil hani bir cümle yetiyor bir yürek dolusu hayale can vermeye. Çoğunlukla bekleyenin beklediği zamansız gelir. Çünkü öğrenememiştir zaman geçmiş ve gelecekteki getirilerini. Çölü anlamak lazımdır böyle anlarda bir kara bulutun vücudunu sulamaması beklentisini. Yada ayçiçeğinin güneşe aşkla bakışını, Aşkından kararacağını bile her defasında yüzünü ona çevirmesini.
Bekleyiş ve ertelenişleri ay çiceğine benzemiştir genelde. Kupkuru olup çıtlanmıştır sonunda.

Pazartesi, Eylül 1

...Ramazan...

Ve ramazan...her gelişinde kendine has havası ve insanı varlığın tekdüze boyutu dışındakı ötelere has heyecanı ile saran kutsal zaman dilimi... olur ki dinleyenler duyanlar duydukça zenginleşir, gözlerini semaya diktikçe halka halka rahmet indiği hissiyle içine umut yağmurları yağar, çok uzaklarda bıraktığımız, gözü dönmüş hırs küpü dünyanın çarkları içinde erimiş; bize ait belki görmediğimiz fakat içimizin derinlerinde sessiz ve derin bir nehir gibi akan birşeylerin yeşerdiğini, yeniden bizi kendine çağırdığını duyulurmuş..

ve düşünenler geçmişin kolayca silinmediğini görürler, ramazan kültürünün ise bizi geçmişe bağlayan bağların sadece bir tanesi olduğunu hissederiz; kendini bıraktıkça insanı geçmişe götüren bir köprü gibi, aslında çok farklı olmadığımız gibi, aslında "bir" olduğumuz gibi... bugun var olup yarın olmayacağımız gibi...

Her ne kadar aram bu çağrışımları yapanla birgün iyi birgün kötü olsada...

"August Rush"

Hayatın her halini yoğunluğuyla yaşadığımız yada bize yaşattıran anlar vardır...Gözünüzün hiçbirşey görmediği bir bulanmışlıkla korkusuzluğun yada direncin son noktasındasındır.umut gözlerimizdeki o kankırmızı gözlere doğmak üzeredir...
August Rush;herşey ruhta,kimliksiz tanımsız olan herşey çözülmüş ve iyi kötü herşeyi ayıklamış...Ötekimi, gözümde film şeridi haline getirdim bir an'da..Anlık belki evet, ama bana deli bir arınma hissi verdi.çıkmazların sonu ve yokların yerini sonsuzluk almıştır..gerçek dünyada böyle anlar çok kıymetlidir biliriz,ve ötem izlediğim bir filmde yada okuduklarımda varolan biri işte..bana bu ironiyi yaşattıkları için;her gülüş içinde kankırmızısını barındırmalı,herşey tam kötü yada tam iyi olursa(kişi durum yada olaylar)tutar bir yanı olmaz halimizin,iyiye çok sevinmemek kötüyede tam yıkılmamak için iksini birbirinde ve diri tutmak gerekirmiş...