Pazartesi, Eylül 1

...Ramazan...

Ve ramazan...her gelişinde kendine has havası ve insanı varlığın tekdüze boyutu dışındakı ötelere has heyecanı ile saran kutsal zaman dilimi... olur ki dinleyenler duyanlar duydukça zenginleşir, gözlerini semaya diktikçe halka halka rahmet indiği hissiyle içine umut yağmurları yağar, çok uzaklarda bıraktığımız, gözü dönmüş hırs küpü dünyanın çarkları içinde erimiş; bize ait belki görmediğimiz fakat içimizin derinlerinde sessiz ve derin bir nehir gibi akan birşeylerin yeşerdiğini, yeniden bizi kendine çağırdığını duyulurmuş..

ve düşünenler geçmişin kolayca silinmediğini görürler, ramazan kültürünün ise bizi geçmişe bağlayan bağların sadece bir tanesi olduğunu hissederiz; kendini bıraktıkça insanı geçmişe götüren bir köprü gibi, aslında çok farklı olmadığımız gibi, aslında "bir" olduğumuz gibi... bugun var olup yarın olmayacağımız gibi...

Her ne kadar aram bu çağrışımları yapanla birgün iyi birgün kötü olsada...

Hiç yorum yok: